Fishing
İstanbul
26 Eylül, 2025, Cuma
  • DOLAR
    41.57
  • EURO
    48.55
  • ALTIN
    5001.1
  • BIST
    11.378
  • BTC
    109275.36$
Fishing
Fishing

Sürdürülebilir Balıkçılık için Bilim Ne Diyor?

25 Ağustos 2025, Pazartesi 11:07
Sürdürülebilir Balıkçılık için Bilim Ne Diyor?
Fishing

Balıkçılarımızın geneli için, 1 Eylülün gelmesi yeni bir balıkçılık av sezonuna umutla girmek demektir. Her sene olduğu gibi, bu sene de, umudun yazılı basında güncellenen sözcüğü “balıkçılarımız 1 Eylülde vira bismillah” diyecektir.

Gönül isterdi, balıkçımız, denizlerimizden özlediği ve umut ettiği balığı her yıl bulabilsin. Ne yazık ki, balıkçılarımız on yıllardır avladığı balığı bir önceki yıldan hem miktar açısından az hem de, balığın boy büyüklüğü açısından küçük avlayabilmektedir.

Yıllık balık av istatistik kayıtlarında avcılık yoluyla üretilen balık miktarı, her yıl azaldığı halde, bu güne değin balıkçılığımızda izlenen çöküşün aşılabilmesi için, balıkçılık yönetimince “balıkçılık bilimi ne diyor?” sorusuna radikal bir çözüm üretilemedi.

Her ne kadar “Balıkçılık Araştırma Komisyonu balıkçılığımızın sorunlarının çözümü için kurulduysa da, hazırlanan rapor doküman içerikli olup, çöken balık stoklarının yenilenebilmesi konusunda, “sürdürülebilir balıkçılık”  kota olarak orkinos, yılan balığı, denizhıyarı ve sülük için kullanılmıştır. Hamsi için raporda sözü geçen 400 bin ton/yıl hamsi kotası, gırgır balıkçılarına mavi boncuk takmak ve hamsinin neslini tüketmekle eş anlamlıdır. Çünkü geçmişten bugüne istatistik kayıtlarımızda 400 bin ton/yıl hamsi avı yoktur. Raporda her yıl azalan ekonomik önemi haiz balıkların stoklarının yenilenebilmesi, konusunda alınması gereken rasyonel bilimsel uygulama ve yöntemlerin içi doldurulmamıştır.

Doğal kaynaklar sabit ve yenilenebilir kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılır. Sabit kaynaklar, maden petrol, kömür vs. bir kez ölçülerek rezerv tespiti yapılan ve günlük üretim kapasitesine göre, işlenebilir ömrü saptanan kaynaklardır.

Deniz ve balıkçılık bilimi yenilenebilir doğal kaynaklardan olup, projesi sonsuz, pozitif sofistike (karmaşık) bir bilimdir. Balıkçılık bilimi, avlanan balığı ölçmekle işe başlar. Balığın boyunu, ağırlığını, yaşını, erkek dişi oranını, dişi balıkların ovaryumlarındaki yumurta miktarını, balığın birincil yemini oluşturan ortamdaki fito ve zooplankton yoğunluğunu, rezervdeki balığın stok boyutunu, ortamın sıcaklığını, çözünmüş oksijen, tuzluluk (salinite) ve eser elementlerden nitrat, fosfat değerlerini ölçmektir.

Ayrıca balıkçılıkta kullanılan,  geleneksel ve endüstriyel (trol, gırgır) av teknelerinin ortalama günlük birim av güçlerini de ölçmek, balık biliminin zorunlu parametrelerindendir. Balıkçılık bilimine özgü, sucul ortam ölçüleri (fiziksel, kimyasal, biyolojik),birim av gücü (tekne, ağ, balıkçı adedi vb.), balık stok tespitleri, işletilen balıkçılık kaynağının ekonomik boyutu sürdürülebilir balıkçılığın bilimsel yol haritasını çizer.

İşletilen bir balıkçılık kaynağında yukarda adı geçen ölçme verileri yoksa terzinin, size “ölçmeden biçerek” dikeceği elbiseye benzer. Terzinin size rastgele diktiği elbise ya bol olacak ya/da dar gelecektir. Geçmişten 1980 li yıllara kadar olan balıkçılığımızda yeterli endüstriyel balık av gücümüz olmadığından, balıkçılığımızı terzinin bize ölçmeden diktiği elbisenin bol gelmesine benzetebiliriz.

Şöyle ki, 1980 ve önceki yıllarda mevcut geleneksel ve endüstriyel av gücümüz, denizlerimizdeki pelajik ve demarsal balık stoklarından, av mevsiminde biyolojik açıdan avlanması gereken balığı avlayacak adet ve donanımda değildi. Rezervdeki balıklarda yaşlılıktan olan doğal ölüm yüksekti. Bir diğer tabirle, denizlerimizde balıkçılık kaynağından rasyonel av yapamıyorduk. Yani terzinin “ölçmeden biçtiği ” elbise balıkçılığımıza bol gelmişti.

1980 den sonraki yıllarda, geleneksel ve endüstriyel av gücümüzü, biyolojik açıdan avlanabilir balık miktarını ve bu avı ne kadar bir sürede avlayacak endüstriyel av gücü miktarını, hesaplamadan yapılan av gücü destek teşvikleri nedeniyle, her yıl yapılan aşırı avcılık bir önceki yılın avını aratan balıkçılığın çöküşünü getirmiştir. Yani, terzinin ölçmeden biçtiği elbise balıkçılığımıza dar gelmişti.

Bu gün için bu darboğazdan çıkışın yolu yine bilimin dediği, “ölçerek biçmekten” geçmektedir.

Ölçerek biçmek, denizel kaynaktaki mevcut balık stokunun geçerli bir balık stoku hesaplama yöntemi ışığında ölçülmesidir.  Ölçülen balık stok miktarının biyolojik açıdan kendini yenileyebilmesi için, balık stoğunun yaklaşık 2/3 ünün denizde bırakılması, 1/ 3 nün avlanması yeterli olabilir.

Bu gün için, denizlerimizdeki ekonomik önemi haiz demersal ve pelajik balık stoklarımızın kendini yenileyebilmeleri, ancak av gücümüz, avcılık başlangıç tarihinde ve avcılık süremizde yapacağımız gerekçeli güncellemelerle başarılabilir.

Örneğin; avlanma süresi 225 gün olan endüstriyel av gücümüze (geleneksel balık av gücümüz hariç) en az 3 sene için 120 gün avlanma sınırı koyarsak av başlangıç tarihi 1 Eylül yerine, iki ay ötelenir. 1 Kasım olarak güncellenirse, ekonomik önemi olan,  demersal ve palajik balık stoklarının eşeysel olgunluğa erişmiş dişi bireyleri yumurtlayarak stokun yenilenmesini yaklaşık 3-5 yıl içinde sağlayabilirler.

Balıkçılık bilimi stoklardaki yenilenme sürecini ve olabilir stok dalgalanmalarını mevsimsel güdümlü balıkçılık araştırmalarıyla izler.

Balıkçılık, balık stokları ve bu stoklardan üretim yapan balıkçıyı kapsar. Balıkçılık kavramı için kullanılan her iki popülasyon (Balık ve balıkçı) balık stokları ve balıkçının bilgisini elde etmek ve bu iki popülasyonun her biri ile ilgili bilgileri balıkçılığın sevk ve idaresinde kullanmak,” balıkçılık yönetimikavramını oluşturur.

Pratikte balık stokları ve balıkçı kavramına ait bilgiler, nicelik (miktar) olarak matematik, istatistik ve sofistike olan bilgisayar teknolojisi ile sağlanmaktadır. İşletilen sucul canlı kaynakların analizinde hedef, en yüksek verim ve en iyi kaliteye yönelmektir. Genel olarak balık bilimcileriningereksinimini, kaynakta ne miktarda balık, kabuklu (crustacae) veya yumuşakça (mollusk) mevcuttur ve balıkçılığın stoklar üzerine olan etkinliğinin boyutları nedir? suallerinin yanıtları oluşturur.

Maksimum ve Optimum Balık Üretim Tahminleri:

Uzun yıllardan beri süregelen balıkçılık araştırma ve çalışmalarının ardındaki gizlilik, her balık türü için maksimum sürdürülebilir üretim tahminini (maximum sustainableyield) saptamaktır.Maksimum sürdürülebilir üretim tahmini, her yıl için hesaplanan bir balık stokunun en yüksek av ortalamasının alınması ve stokun kendini yenileyebilmesi ile bir sonraki yılda, yine ayni miktar ürünün alınabilmesidir. Şüphesiz bu değerlendirmede, balıkçılık şiddeti ve ortamın değişken olmadığı varsayılmaktadır. Eğer, maksimum sürdürülebilir üründen daha yüksek miktarda ürün stoktan çekilirse, hiç şüphesiz gelecek yıl üretilecek olan ürün, maksimum sürdürülebilir üründen az olacaktır. Şayet, maksimum sürdürülebilir ürün, birinci sene yeteri kadar üretilemezse, ikinci senede stoktan yeteri kadar ürün çekilemeyecektir. Çünkü ürünü av mevsimi içinde avlayabilecek yeterli av gücü oluşamamıştır. Bu koşullar, balık nüfus (popülasyon) yapısı veya tabiatı, üreme oranının artışı açısından veya kendini yenileyebilme acısından güçlü kılacaktır.

1970 yılına kadar, dünya balık stokları üzerine olan avcılığın yeteri kadar olmaması veya oluşan büyük av kayıpları nedeniyle, maksimum sürdürülebilir üretim kavramı büyük güç kazandı. Balıkçılık idaresinin en önemli veya öncelikli hedeflerinden biri, her balık stoku için, en yüksek ortalama üretimi veren popülasyon büyüklüğü nedir? sorusunun cevabıdır.

1970 den beri işletilen canlı sucul kaynaklar için, kullanılan maksimum sürdürülebilir ürün indeksi yenilenerek, yıllık üretimin incelenmesinde miktar tahmini olarak “optimum üretim” indeksi (optimum yield) hesaba alındı. Bu yeni indeks maksimum üretim dışında diğer faktörleri hesaba aldı. Optimum üretim kavramı ile ilgili faktörler, balıkçılığın insani boyutu, ekonomik, politik ve sosyal dokuları içermektedir. Optimum üretim kavramı, stoku tahmin olunan balıkçılığın o yıl için, “total avlanabilir”(total allowable catch) miktarı yerine kullanıldı.

Optimum üretim tahmin miktarı, genel olarak maksimum sürdürülebilir üretim miktar tahmininden daha azdır. Bununla beraber, sürdürülebilir maksimum üretim tahmin miktarı vasat bir süre için, optimum sürdürülebilir tahmin miktarından fazla olsa da, uzun bir süreçte optimum sürdürülebilir üretim miktarı büyük olasılıkla ekonomik açıdan dolayı sürdürülebilir üretimi en üst düzeye taşıyacaktır.

1976 yılından sonra, ABD balıkçılık kaynaklarının yönetim ve muhafazası kanununda yapılan değişiklikle, resmi yönetim politikası olarak, maksimum sürdürülebilir üretim av tahmini yerine, optimum üretim av tahmin yöntemi kullanılmaktadır. (Johnson, 1989)

Balıkçılığın Korunarak Sürdürülebilirliği:

Sucul canlı kaynakların sürdürülebilirliği, geçerliliği olan balık stok ölçüm yöntemlerinden en az biriyle, örneğin balıkların yumurtlama döneminde Mil2 veya M2 karedeki günlük yumurta üretim yoğunluğundan hesaplanmaktadır.

Demarsal balık türleri için trolle alan tarama, pelajik türler için akustik balık bulucu aletlerle (echo-sounder, sonar ) mevcut balık rezervini ölçerek, biyolojik açıdan avlanabilir miktarın hesaplanmasıyla sağlanabilir.

Maalesef, geçmişten günümüze, yukarda özet olarak verilen sürdürülebilir balıkçılığın olmazsa olmazı olan stok ölçüm yöntemlerini balıkçılığımızda uygulayamadık. Bu nedenle, balıkçılığımız “ölçülmeden biçme” yöntemiyle yönetildi. Bu koşullarda deniz ve balıkçılık bilimi der ki; ekonomik önemi haiz balıkların nüfusunun üremeyle çoğalabilmesi için, eşeysel olgunluğa ulaşmamış genç sucul bireyleri avlamayacaksın. Sucul ortamda ekonomik önemi haiz, büyüme hızı yavaş (Hamsi, Sardalye, Çaça, Kıraça İstavrit vb.) balık türleri, siz balıkçıların avlaması dışında, birçok yırtıcı etçil (Palamut, Lüfer, Orkinos, Kılıç, Kolyoz, Uskumru, Köpek balığı vb.) av balıklarının ve memelilerin (Yunus Fok vb.) yemini oluştururlar. Balıkçılık bilimi,besin zincirindeki balıkların, nüfus dinamiği açısından yenilenebilmesi için, zincirin son tüketicisi olan balıkçılar, ölçülen toplam balık stokunun yaklaşık 2/3 ünü denizde bırakır, 1/3 ünü avlarsa stokun devamlılığı sağlayabilir demektedir.

Türkiye denizlerinde, ekonomik önemi haiz balıklarımız, Hamsi, İstavrit, Sardalye, Çaça, Kolyoz, Uskumru, Lüfer, Palamut, Mezgit, Barbunya, Tekir, Kalkan, Kefal, Orkinos, Kılıç balığı vb.dir. Günümüzde stok büyüklükleri önemli olan türler ise, başta (Hamsi, İstavrit, Sardalye, Lüfer Palamut, Mezgit) balıklarını sayabiliriz. Bu balıklar içinde Sardalya en yoğun yumurta bırakmayı Şubat ayı içinde yapar. Diğer türlerin yumurtlama mevsimi Mayıs-Ağustos ayları içinde olup, kısmi yumurtlayan(heterochronal) türlerdir. Balık yumurtlama periyodu içinde olgunlaşan yumurtalarını peyderpey döker.

Özet bilgi notundan da anlaşılacağı gibi, 1 Eylül olan av başlangıç tarihinde, Mayıs- Ağustos ayları arasında, denizlerimiz için yoğun stok oluşturan (Hamsi, İstavrit, Sardalya, Kolyoz, Uskumru, Mezgit, Tekir, Barbunya, Kalkan, Kefal balığı vb.) balıkların, yumurtadan çıkan bireyleri, 1 Eylülde 2-4 aylık balıklar olacaklardır. 1 Eylülde, Palamut vonozu ve Çinakopun dışındaki balıklar, boy olarak 4-7cm civarında olabilirler. Bu nedenle, söz konusu 2-4 aylık balıkların, balıkçılıktan dolayı ölümlerinin veya stoktan çekilmelerini önlemek için, balıkçılık bilimi endüstriyel balıkçılığın av başlangıç tarihinde güncellenmeye gidilmesini zorunlu kılıyor. Bu tarihin en az iki ay ileri alınması, gerek Palamut vonozuna, gerekse Çinakopa büyüme ve ağırlık kazanma şansı veriyor. Eğer endüstriyel av filosuna 4 aylık (120 günlük) avlanma sınırlaması getirilirse, mevcut rezervin bu sınırlama içinde tamamının avlanması da önlenmiş olacaktır. Denizde kalan stok gelecek senenin stokuna katkıda bulunacaktır. Bu durum deniz ve balıkçılık bilimine ters düşmeyecektir.

İşletilen Bir Balık Stokunun Sürdürülebilir Nüfus Dinamiği:

Eğer bir balık nüfusunun (popülasyon) büyüklüğü, zaman aşımı içinde durgunsa, yani popülasyonun kompozisyonu değişmiyorsa, popülasyona giren veya katılan bireylerle, popülasyondan çıkan bireyler veya kayıplar eşittir denir. Şekil 1.de kuramsal bir balık stoku ve stok içi oluşumlar gösterilmektedir.

                               

Şekil 1. Temsili bir balık stokunda farklı yaş ve boydaki bireylerden oluşan balık nüfusu

Burada bir balık stokuna yenilenmesi açısından yardım eden en önemli faktör üreme yani stoka katılan yeni fertlerdir. Stokun yenilenmesi, genellikle fertlerin verilen adetleri, hayatta kalma, yeteri kadar büyüme ve mevsiminde avlanma ile açıklanır. Burada birçok fertler, popülasyona üreme ile girecek ve balık stokuna katılacaktır. Yine birçokları avlanabilir büyüklüğe erişmeden öleceklerdir. Bu açıklamalar tartışmasız bütün balık stokları için geçerlidir.

İstisnaları ise, düşük fegonditeye (yumurta miktarı) sahip balıklar, deniz memelileri (Balina, Yunus, Fok gibi) ve canlı doğuran köpek balıklarıdır (Mahmuzlu camgöz gibi).

Göçle gelen ve göç eden balıkların stok büyüklüğüne olan giriş ve çıkışları nispeten küçük olup hayatlarının uzun süresini planktonik larva olarak geçiren sucul canlıların oluşturduğu stoklar hariç tutulmalıdır. Bu larvalar (ilkel omurgasızlar) planktonda uygun bir ortam buluncaya kadar uzun mesafelere okyanus akıntıları tarafından sürüklenmeden önce dibe yerleşirse, metamorfoz (başkalaşım) safhasını geciktirebilirler.

Göçmen ve göç eden balık stoklarının balıkçılığın sağlıklı yönetiminde kısmen büyük önemi vardır. Balıkçılık yöneticileri için, etkin ve geçerli çalışma, stokun birim stok mu yoksa karışık stok mu olduğunun yanıtının doğruluğu üzerinedir. Yenilenme (üreme) ile stok birimi muhafaza edilir. Araştırmacı balık stoklarının incelenmesi çalışmalarında, fertlerin tek bir popülasyona ait olup olmadığını, morfolojik karakterlerden, farklı büyüme oranlarından, markalama ile göç hareketlerinden ve biyokimyasal karakterlerin saptanmasıyla ayırt edilebilir.

Çoğu balık stoklarının yenilenme boyutları, fekonditelerinin ( bir dişi balık tarafından bir üreme periyodunda oluşturulan yumurta miktarı) incelenmesi ve kritik safhadaki ölüm oranlarından saptanır. Balık ve kabukluların (crustacea) sekse erişen yaşlı fertleri, genç fertlerden çok fazla fekonditeye sahiptir. Bu nedenle, bazı ekonomik önemi olan yaşlı havyar balıklarının stokları büyük önem taşır, örneğin; Kefal, Mersin, Kalkan, Mezgit Bakalorya balıkları gibi. Balık stoklarının azalmasında ki en önemli ve büyük faktör, bireylerin ölümü veya ölüm oranıdır. Bilim insanları sucul canlı kaynaklardaki ölümü doğal ölüm ve balıkçılıktan olan ölümler diye ikiye ayırır. Bu gruplama içinde doğal ölüm, yaşlılık, çevre şartları, hastalık, türün düşmanları şeklinde sıralanabilir. Balıkçılıktan olan ölüm, yalnız balığın avcılık yoluyla stoktan çıkarılması şeklinde olan ölümdür. Burada balık stoklarının ölüm kaynaklarının seçimi, balık stoklarının etkin bir şekilde insanlığın yararına kullanılması içindir. Burada doğal ve balıkçılıktan dolayı olan ölüm (mortalite) arasındaki temel farklılık, balıkçılıktan olan ölümlerin balıkçılık veya av gücü tarafından kontrol edilebilmesi, buna karşın doğal ölümlerin ise, kontrolü henüz balıkçılık yöneticileri tarafından saptanmış bir konu olarak gözükmemektedir. Doğal ölümleri azaltabilecek yöntemler, kapalı ve açık sucul havzalar için, yırtıcı türleri doğal ortamda azaltmak, sucul havzalara kirleticileri arıtmadan vermemektir. Bununla beraber insanlar, baraj yapımı ve kirletme ile günümüz sucul canlı kaynaklarda doğal ölümlerin hızlanmasına ve balık ölümlerinin artmasına neden olmaktadır.

Bir popülasyonda genç yaş bireyleri arasındaki ölüm oranı çok yüksekse, bireylerin ortalama yaşam süresi sonunda stokta yaşlılık artar.(Şekil 2.)

Şekil 2. Yaşa bağlı olarak, alelade bir doğal ölüm oranı

Salmon türlerinde izlenen özel durum, yumurtladıktan sonra ergin bireylerin ölmesidir ki, bu duruma “yarı eşitlik” (semiparity)  denir. Bu yaşlı balıklarda çok ani ölüm artışını yansıtan bir örnektir.

Sucul canlıların uzun ömürlülüğü veya hayatta kalması, sucul ortamda canlının yaşamına etkili olan stok içi ve dışı, birçok olayla ilgilidir. Sucul canlıların yaşamına veya stoktan çekilip ölmesine neden olan, balıkçılığın dışındaki ölümlere doğal ölümler denir.Bir balık stoku için, doğal ölümlerin miktarının tahmini oldukça zordur. Bununla beraber, sucul canlılarda doğal ölüm oranlarının azlığı yumurtlamadan sonra, ortamdaki su sıcaklık değerinin uygunluğu ile yakın ilişkilidir.

Balıklarda doğal ölümdüşüncesinin temelini “doğal ölüm sabitesi oluşturmalıdır. Bunun basit anlatımı yumurtadan çıkan bireylerin yaşam döngüsü sürecinde, ilk yılda sürünün %99 unun doğal ölümüdür Alagaraja, (1984).

Doğal ölüm, her balık türü için farklıdır. Küçük balıklar ve hızlı büyüyen balıklar yüksek doğal ölüme sahiptirler. Ilık sularda seyir eden veya yaşayan balıklarda da doğal ölüm yüksektir Pauly, (1980b).

Balığın toplam ölümlerle yaşam ilişkisi arasındaki bağ, balığın sonsuzdaki boyu (L∞) ile, ilkyumurtlama boyu arasındaki (Lm / L∞)  oranıdır Beverton ve Holt, (1959) .Genel kabul gören (Lm / L∞) oranı 2/3 dür (Ortalama 0.64 ile minimum ve maksimum değerler olarak 0.3-0.9 dur) Holt, (1962).

Balıklarda ve kabuklularda, bir yaş grubu için doğal ölüm oranı genellikle, balık ve kabuklunun o yaş grubu üzerine olan yırtıcı türün oranını ve büyüklüğünü yansıtır. Çünkü yırtıcı türler doğal ölüme en etken olan en önemli faktördür. (kültür balıkçılığında yırtıcı türlerden dolayı olan kayıpları kontrol altına almak mümkündür.)

Genç bireylerin en yüksek ölümü larva ve jüvenil safhada olan ölümleridir. Çünkü bu safhada, yırtıcı türlerin etkinliği en yüksek düzeydedir. Balık ergin olduğunda, hayatta kalma şansı düşmanına kolay yem olmasının azalması nedeniyle önem kazanır. Bir fikir olarak, bu tür ölüm oranının büyüklüğü ve farklı yaş grupları arasındaki boyutları, örneğin zooplanktonik, larva safhada akıntı ile sürüklenen balıkların ölüm oranları, her gün için sürünün yüzde 5-10, hâlbuki hayatta kalan ve erginleşmeye yakın ve ergin yaş gruplarının ölümü her yıl için yüzde 5-20 düzeyindedir. Johnson, (1989)

Son Söz: Biri iç deniz olmak üzere dört denizle kuşatılmış bir yarımada olan Türkiye’de balıkçılık projesi sonsuz önemli bir besin ve gelir kaynağıdır. Balıkçılık bilimi göz ardı edilerek,  rastgele” yapılan avcılıkta hayal ekenler, sezon sonunda hüsran biçerler.

Emk. Öğr. Gör. Ömer Faruk KARA
Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi 

 

 

                                        KAYNAKLAR

Alagaraja, K., 1984. Simple methods for estimation of parameters for assessing

                exploted fish stocks. Indian J.Fish., 31:177-208

Beverton, R.J.H., and S.J.Holt, 1959. A rewiev of the lifespans and mortality rates of

                fish innature, and their relation to growt and other physoilogical characteritics.

                In CIBA Foundation, collequa on ageing. Vol.5 The lifespan of animals, edited

                by G.E.W. Wolstenholme and M.o’conner.London, Churchill, Vol. 5:142-80

Holt, S.J., 1962. The application of comparative population studies to fishery biology-an

                explotation. In the expotation of natural animal populations, British Ecolojical

                Society Symposium Number Two, edited by E.D. Le Cren and M.W. Holdgate.

                Oxford, Blackwell Scientific Publications pp:51-69

Johnson,F.G., 1989. Analysis of Exploited Populations. P. 205-217 in Fisheries ed.

                Johnson, F.G., and R.R. Stickney Kendal. Hunt Pulishing Company P.O.Box.539

                DubuqueLowa 52004-05539 USA.423p

Kara, Ö. F., 1992. Balıkçılık Biyolojisi ve Popülasyon Dinamiği Ege Üniversitesi Su Ürünleri

               Fakültesi Kitaplar serisi No:27. Sayfa:168. ISBN 975-483-143-2 Bornova İZMİR

TBMM. 1925. Türkiye Büyük Millet Meclisi Balıkçılık Ve Su Ürünleri Sektöründe Yaşanan

              Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla

              Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu. Yasama Dönemi: 28 Yasama

             Yılı: 3.  Sayfa:404 ANKARA

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.